20 Ocak 2008 Pazar

kayserili çemen ve endülüslü zidyar


Adetimdir.okuduğum kitabı eğer sevmişsem döner döner tekrar okurum.bütününü okumadığım zamanlarda da sayfa aralarını karıştırır bahtıma ne çıkacak diye şöyle göz gezdiririm.bu gün elime ahmet baydar'ın ''endülüslü zidyar''ı geçti...


hazır günün bir kısmında baharat kokularına gark olmuşken,hapşıra tıksıra çemenimi yapmışken ve de başka başka diyarlara kısa turlar düzenlemişken(demiştim baharat kokularının beni başka mekanlara taşıdığını dünki yazımda:)).ebdülüslü zidyar cuk oturdu bu ahvale..


ibn_i arabi'nin hayatından kesitler anlatan kitap, aynı zamanda dönemin tarihini,sosyal ve siyasi olaylarını da içine almış.ve tabii can damarı arabi'nin kafasına takılan bir tek soru..ilk gençlik döneminde kafasına takılan sorunun peşinden giden arabi nihayet memleketler hatta kıt'alar gezdikten sonra vefatından az evvel teorisini şekillendirmiş...bu süre zarfında öğrendiği bilgilerle de bildiğimiz muhyiddin ibn-i arabi olmuş. islam ve tasavvuf alimi ibn-i arabi... sorusuna gelince o hepimizi ilgilendiren ama büyük çoğunluğumuzun irdelemek hatırına bile düşmeyen bir mevzu;


kadın erkek ilişkisinin görünen yüzünün ötesinde görünmeyen yüzünü yani batıni manasını aramış arabi,yıllarca,yollarca,alimlerce...


hepimiz biliriz iki cinsin cinsel anlamdaki birlikteliğinin temeli,haz,çoğalma dürtüsü,fiziksel ihtiyaçlar ilh.... kaynaklıdır..peki bunun batıni nedeni nedir?neden cinsler biribirlerini çekerler .. yıllarca kafasını meşgul eden bu sorunun devamına ;neden cinsel ilişki akabinde gusl etmek şartı vardır?sorusu eklidir..


madalyonun öte yüzünü merak eden arabi ;kitabın neredeyse son sayfasında TEORİSİNİ açıklar...

hadi teorisini ondan dinleyelim;





peygamber(sas) 'bana dünyadan 3 şey sevdirildi' dedi;

kadın,güzel koku ve namazı andı..ilkolarak kadını anması ,onun erkeğin parçası olmasındandır..bu nedenle bir erkeğin bir kadına şevk duyması,bütünün kendi parçasına şevk duyması türünden bir şeydir.

meselenin daha açığı şudur;

Allah insana kendi ruhundan kattı.bu nedenle ona değer verip muhabbet etti ve meleklerine de secde ettirdi..şiddetle ona kavuşmayı istemesi kendinden ruh taşıması nedeniyledir.bu ancak onun maddi varlığından sıyrılmasıyla mümkün olur.kadını ise erkekten yarattı..erkek bu nedenle ona kendisine duyduğu şevkle özlem duyar.kadın da birşeyin kendi yurduna duyduğu özlem türünden bir şevkle bağlanır erkeğe..

ilişki işte bu farklılaşmadan ortaya çıktı.kadın erkekten erkek de tanrıdan olduğu için,erkeğin kadına özlemi,Tanrının insana özleminin temsilidir..kadın kendi aslı olan erkeğe nasıl muhabbet duyarsa erkek de kendi aslı olan Rabbine öyle muhabbet duyar.Allah kendi sureti üzre olan erkeği nasıl severse ,erkek de kendi sureti üzre olan kadını öyle sever.zaten sevgi ,ancak varlığı kendisinden olan şeye yöneliktir.

kadına muhabbet duyan erkek ona kavuşmayı diler.bu maddi oluşum içinde de eşlerin birleşmesinden daha mükemmel bir kavuşma türü yoktur.bu mükemmellik erkeğin kadında bulduğu şeyin Tanrıdan başkası olmamasındandır.bu Hakka tanıklığın en yetkinidir.

işte bu nedenle Tanrı kullarının kendisinden başkasıyla kavuşarak en büyük haz ve lezzeti duyduklarını sanmalarını istemez.başkasından kendisine dönsünler diye de boy abdestiyle arınmalarını ister.birliktelik neticesinde kadın ve erkeğin tüm bedenine şehvet yayıldığı için de bedenlerinin tamamını yıkamalarını emreder...

her kim bir kadına ,onda gördüğü hak tanıklığından dolayı muhabbet duyarsa ,bu tanrısal bir sevgidir.her kimde yalnız şehvet yoluyla sevgi duyacak olursa ,bu muhabbetin ilahi olduğunu bilmekten mahrum kalacağı için,onun sevdiği kadın da ruhtan yoksun bir suret olarak kalır...

FUFUSU'L-HİKEM.(hikmetin yüzük taşları adlı kitaptan:)

neyse bu arada ben de çemenimi yaptım bitti ama orta halli bir acı istememize rağmen satının bize verdiği zehir acısı pulbiberler hepimizi yerken 'yandım Allaaaaaah ' diye ünletti:))

aynı mantıkla bakarsak ben de şunu merak ediyorum;

yerken yana yakıla inlediğimiz acıyı neden seviyoruz acaba?bunun arkasında yatan nedir?

bu arada 'sufi tıbbı' adlı kitapta acının bize verdiği acıyı hafifletmenin en iyi yolunun yoğurt yemek olduğunu öğrendim.su değilmişşş:))


yazıyı o kadar uzattım kiii,tarifi gidip mutfaktan alacak mecalim kalmadı :)) onu yarın sıcacık çemenli ekmek kılığında kahvaltı sofrasında resimleyip tarifini de o zaman yazsam?



6 yorum:

NiNo dedi ki...

renge bakkkkkk massallahhhhhhh

PAPATYA PRENSES dedi ki...

Sen bukadar edebiyattan önce veya sonra çemenin tarifini verdin mi kii:D

Saliha dedi ki...

yazın okadar guzeldiki...kabulettık gıttı leyya:)
ama yarın ekmek ustunde gormem lazım ona he:P
ellerıne aklına saglık..
sevgılerımle

sarışeker dedi ki...

hehee,çemen tarifini heyecanla bekliyorum canııımm:))
ayrıca nadiren de olsa sayma geldiğin ve yorum yazdığın için çok teşekkür ederim.son yazdığın çok hoşuma gitti.tekrar tekrar teşekkür ederim.anlaşılmış olmak çok güzel.
sağol,varol.
eminönü'ne ben de bayılırım.ister misin,ikimize de uyan bi gün orada buluşalım...
sevgilerimle canım arkadaşım.her zaman bekliyorum.

Mutfak Havlusu dedi ki...

sözcüklerinin içinde ibni arabi geçen biri muhakkak seyrimde olmalıdır diyorum iznin olursa.

bu arada çemenin görüntüsü dahi yeticek kadar güzel görünüyor.

Cafe Pepela dedi ki...

Gönlünüze ve ellerinize sağlık :)
Sevgilerimle..