16 yaşıma kadar karınca kararınca yılbaşı etkinliklerine katılmış bir ailenin ferdiydim.sonraları gurbet,talebelik,mesafelerin uzaklığı nedeniyle bir daha ailemin tertip ettiği yılbaşı kutlamalarına katılamadığım gibi bireysel olarakta herhangi bir kutlamanın içinde olmadım.
neyse evet yılbaşını kutlardık.memleketin en ücra köşelerinden birinde yaşıyor olsak bile:))diyarbakıra bağlı çüngüş ilçesinin 15 km daha ötesinde biryerlerde 4 tane dağın ortasına kurulmuş olan dsi lojmanlarında ,en yakın medeniyete 3,5 saat uzaklıkta ,tamamen bir mahrumiyet bölgesinde yaşıyor olsak bile :)) her yılbaşı bizim için çok büyük bir heyecandı bu unutulmuş yerde..başıma gelecekleri biliyor olmam bile bu heyecanı hiç azatmazdı..çocukluk:))
evet kutlardık ama;şimdiki gibi öyle havai fişek gösterilerinin yapılmadığı,200 milyona(ayy milyonda kalmadı dimii)sınırsız yemek ve içki menülerinin bulunmadığı,elinin körü kadar tv kanalının olmadığı,olsa bile dansözlerin ve de bülent ersoyların ,hatta orhan gencebay ve ferdi tayfurların bile yasaklı oldukları ,kumandaya (ki kumanda denen alet bile yoktu)bastığınızda her kanaldan birşeyler pörtlemediği sadece ve sadece trt 1 e mahkum olduğumuz zamanlardan ve velev ki olsa bile bizim çoook uzak olduğumuz biryerden bahsediyorum..
işte bütün bu mahrumiyete !!!karşın biz de kutlardık...babam dsi de şoför ,annem evhanımı hatta okumayı okuma yazma seferberliğinde biz okuldan dönerken o akşamları komşu teyzelerle birlikte okula giderek öğrenmiş ,son derece mazbut bir evhanımı..ikisinin de yetişirken kültürlerinde hiç olmamasına rağmen bizi büyütürken hiç aksatmadıkları bu yılbaşı kutlaması onlara ne zaman nerden ve nasıl geldi de böylesine kök saldı hiç bilemiyorum..hindisine,milli piyangosuna ,tombalasına kadar neredeyse o zamanki şartlara göre tüm ritüellerini gerçekleştirdiğimiz bu yılbaşı kutlamalarının çok komik yanları da vardı tabii.en azından şimdi öyle düşünüyorum:))
hadi bizim kutlamalara geçelim çok uzattım farkındayım ;herşeyden evvel hindi alınır,hem de iki adet.çünkü ailenin en büyük oğlu ankara da işletme okumaktadır ve 5 yıl boyunca evimizde hep iki hindi doldurulur bu nedenle.baba şoför olduğu için sık sık başka bölge müdürlüklerine bilhasa da ankaraya seyahat imkanı bulmaktadır ,o olmasa da başka bi arkadaşı vasıtasıyla abi hakkı olan hindi bir şekilde abiye ulaştırılır..karşılığıda da bir valiz dolusu kirli çamaşır gelir abiden))ahh abi ahh annem onları iki gün balkonda havalandırmadan eve sokmazdı.
hindiler bigüzel doldurulup tereyağlanıp fırına sürülür...ne büyük heyecan çünkü sair zamanda hindi yemek gibi bi kültürümüz yok..uzak medeniyetlerin birinden siparişle gelmiş karışık kuruyemişler mutfakta beklemededir..ablam teybi hazırlamış tvnin önünde yerleştirmiş trt 1 in yılbaşı kutlamalarını beklemektedir.işte en büyük handikap buydu.(herşeyi herşeyiii anlatacam ablaaa,senden neler çektiğimi tüm kamuoyu öğrenecek) :P
neyse hindi pişer,sofrada bir güzel yenir..tombala oynanır..bu arada heyecanla trt 1in yılbaşı programını bekleriz(hadi ablam heyecanla beklerdi de bana ne oluyomuş onu anlayamıyorum))o zamanlar trt de bi acayipti, adamın içine dökmeden yayına başlamazdı...beyaz kıyafetli askerler...(renkli tv vardı da sanki:))tüfeeek omzaa!!rap rap rap!!istiklal marşı!!anıtkabir!!bayrak indir bayrak kaldır!!sırasını hatırlamıyorum işte hergece böyle açılırdı tv..neyse açıldı şükür.flaş flaş flaşş:)yılbaşı programı başlamak üzere ablamda bi heyecan bi panikatak durumları...teyp iyice tv ye yaklaştırılır,neymiş efendim biz şimdi mahrumiyet bölgesinde yaşıyoruz yaa ,öyle kasetmiş filan her zaman ulaşmak mümkün değil..kendi kasedini kendin yapacaksın:))canım ablam da o gece tv de şarkı söyleyen büyük sanatçıların şarkılarını kasede kaydecek dee sair zamanlarda dinleyecekmişşş..iyi de teyp var,kaset var,tv var ama şimdiki gibi öyle usb kabloları filan yok..yani ortamdaki tüm sesler de kaydolacak bu yüzden dolayı emel sayın söyleyecek ,teyp kaydedecek ve biz hiç ses yapmayacağız.hah!!!ben hep aynı muzip,hafif şımarık,aşırı gürültücü ben(hiç değişmedim:))solistler geçidi başlamak üzere ses kontrol bir iki ablamdan ültimatomlar gelmeye başlar..''sakın ben kaydederken ses yapma!!!gebertirimmm!!
haydaaa ve nerdeee!!!ajda başlar söylemeye;
neyse evet yılbaşını kutlardık.memleketin en ücra köşelerinden birinde yaşıyor olsak bile:))diyarbakıra bağlı çüngüş ilçesinin 15 km daha ötesinde biryerlerde 4 tane dağın ortasına kurulmuş olan dsi lojmanlarında ,en yakın medeniyete 3,5 saat uzaklıkta ,tamamen bir mahrumiyet bölgesinde yaşıyor olsak bile :)) her yılbaşı bizim için çok büyük bir heyecandı bu unutulmuş yerde..başıma gelecekleri biliyor olmam bile bu heyecanı hiç azatmazdı..çocukluk:))
evet kutlardık ama;şimdiki gibi öyle havai fişek gösterilerinin yapılmadığı,200 milyona(ayy milyonda kalmadı dimii)sınırsız yemek ve içki menülerinin bulunmadığı,elinin körü kadar tv kanalının olmadığı,olsa bile dansözlerin ve de bülent ersoyların ,hatta orhan gencebay ve ferdi tayfurların bile yasaklı oldukları ,kumandaya (ki kumanda denen alet bile yoktu)bastığınızda her kanaldan birşeyler pörtlemediği sadece ve sadece trt 1 e mahkum olduğumuz zamanlardan ve velev ki olsa bile bizim çoook uzak olduğumuz biryerden bahsediyorum..
işte bütün bu mahrumiyete !!!karşın biz de kutlardık...babam dsi de şoför ,annem evhanımı hatta okumayı okuma yazma seferberliğinde biz okuldan dönerken o akşamları komşu teyzelerle birlikte okula giderek öğrenmiş ,son derece mazbut bir evhanımı..ikisinin de yetişirken kültürlerinde hiç olmamasına rağmen bizi büyütürken hiç aksatmadıkları bu yılbaşı kutlaması onlara ne zaman nerden ve nasıl geldi de böylesine kök saldı hiç bilemiyorum..hindisine,milli piyangosuna ,tombalasına kadar neredeyse o zamanki şartlara göre tüm ritüellerini gerçekleştirdiğimiz bu yılbaşı kutlamalarının çok komik yanları da vardı tabii.en azından şimdi öyle düşünüyorum:))
hadi bizim kutlamalara geçelim çok uzattım farkındayım ;herşeyden evvel hindi alınır,hem de iki adet.çünkü ailenin en büyük oğlu ankara da işletme okumaktadır ve 5 yıl boyunca evimizde hep iki hindi doldurulur bu nedenle.baba şoför olduğu için sık sık başka bölge müdürlüklerine bilhasa da ankaraya seyahat imkanı bulmaktadır ,o olmasa da başka bi arkadaşı vasıtasıyla abi hakkı olan hindi bir şekilde abiye ulaştırılır..karşılığıda da bir valiz dolusu kirli çamaşır gelir abiden))ahh abi ahh annem onları iki gün balkonda havalandırmadan eve sokmazdı.
hindiler bigüzel doldurulup tereyağlanıp fırına sürülür...ne büyük heyecan çünkü sair zamanda hindi yemek gibi bi kültürümüz yok..uzak medeniyetlerin birinden siparişle gelmiş karışık kuruyemişler mutfakta beklemededir..ablam teybi hazırlamış tvnin önünde yerleştirmiş trt 1 in yılbaşı kutlamalarını beklemektedir.işte en büyük handikap buydu.(herşeyi herşeyiii anlatacam ablaaa,senden neler çektiğimi tüm kamuoyu öğrenecek) :P
neyse hindi pişer,sofrada bir güzel yenir..tombala oynanır..bu arada heyecanla trt 1in yılbaşı programını bekleriz(hadi ablam heyecanla beklerdi de bana ne oluyomuş onu anlayamıyorum))o zamanlar trt de bi acayipti, adamın içine dökmeden yayına başlamazdı...beyaz kıyafetli askerler...(renkli tv vardı da sanki:))tüfeeek omzaa!!rap rap rap!!istiklal marşı!!anıtkabir!!bayrak indir bayrak kaldır!!sırasını hatırlamıyorum işte hergece böyle açılırdı tv..neyse açıldı şükür.flaş flaş flaşş:)yılbaşı programı başlamak üzere ablamda bi heyecan bi panikatak durumları...teyp iyice tv ye yaklaştırılır,neymiş efendim biz şimdi mahrumiyet bölgesinde yaşıyoruz yaa ,öyle kasetmiş filan her zaman ulaşmak mümkün değil..kendi kasedini kendin yapacaksın:))canım ablam da o gece tv de şarkı söyleyen büyük sanatçıların şarkılarını kasede kaydecek dee sair zamanlarda dinleyecekmişşş..iyi de teyp var,kaset var,tv var ama şimdiki gibi öyle usb kabloları filan yok..yani ortamdaki tüm sesler de kaydolacak bu yüzden dolayı emel sayın söyleyecek ,teyp kaydedecek ve biz hiç ses yapmayacağız.hah!!!ben hep aynı muzip,hafif şımarık,aşırı gürültücü ben(hiç değişmedim:))solistler geçidi başlamak üzere ses kontrol bir iki ablamdan ültimatomlar gelmeye başlar..''sakın ben kaydederken ses yapma!!!gebertirimmm!!
haydaaa ve nerdeee!!!ajda başlar söylemeye;
amaaaaan petrolll,canıııımm petrolll
ben,
amaaaaaaaan petrolll,canııııııım petrolllllllll
ablam;
susssss!!
ben
artık sana sana sana muhtacıııııım petrol(ajdayla koro yapıyoruzz)))
ablam;
gebertecem seniiiiiiii.susssssss!!
bu arada saç baş durumları başlamıştır hafiften...
bu sırada emel sayın gelir;
onda bunda şundadırrr
ben;
bunda onda şundadırrrr
ablam,
sussssss gebertirim
emel ve ben;
mavi boncuk kimseyseeee benim gönlüüüüm ondadırrrrrr
ablam;
%&/()=?^+%&/()=?(muhtelif ayıp kelimeler))
bu arada zeki müren sahne almıştır ama kimin umurunda
ben;
anneeeeeeeee ablam bana küfür ettiiiiiiiiii
annem mutfakta şangır şungur bulaşık yıkamaktadır,ordan seslenir,
rahat duruuuuuuuuuun
gümm!pat!!çat!!bırak saçımı !!!sende kolumu bıraaaaaaaak!!!anneeeeeeeee!!ciyaaaaaak!!
işte her yılbaşını etresi günü dinlerken kayışları kopardığımız kasetten bir bölüm:)))bu arada çatır çutur çekirdek çitleme sesleri,kapı gıcırtıları da ayrı bir enstrümantal hava katardı kasetimize:))
işte böyle her yılbaşı kaydettiği kasetler ablama, yılbaşı geceleri de bize yar olmadan geçen yıllar..
amaaaaan ne şamın şekeri ne yılbaşının yüzü ...ne inancımızda,ne tarihimizde ne kültürümüzde hiçbir şablona oturamayan''yılbaşı'' olayına karşı olan ben ,o zamanlar bu kutlamalara dahil olurken ki mantığımızı irdelemek istedim biraz..bizim noeli kutlamak gibi bi derdimiz yoktu şimdi pek çoklarının da olmadığı gibi.yılın başı arkası gibi bi derdimizde yoktu.biz eğlence istiyorduk yılbaşı da bunun için iyi bir fırsattı.yoksa santa claus
nam-ı diger noel babanın bizim çoraplara bişey bırakmayacağını bilirdik,bizim bacadan aşağıya ancak kurum yağacağını da...geyiklerin havada uçmasının imkansızlığını bırakın hele bide dombili dombili noel babayı taşımasının iki kere imkansız olduğunu da:))
şimdi noel kutlamalarına karşıyım çünkü noelin arkasında yatan mantığa karşıyım.dünyanın bilmem kaç kampa ayrıldığı şu çağda noel babacıların dışında kalan''ötekiler''e yaşam şansı verilmediği için,verilse de bunun bir lütufmuşcasına başımıza çalındığını gördüğüm için,noel mantığına sahip devletlerin sahip olmayanları katlettiklerini gördüğüm için,vee daha pek çok şey için karşıyım..
9 yorum:
ay yasananlar nek adar benzer biz kucukken hep boleydi galiba yilbaslari :)
En sinir olduğum şey:
Yılbaşı tatilinden sonra okulda ki ilk gün Türkçe dersi.,öretmen mutlaka kompizosyon yazdırır,konuu:
Yılbaşında ne yaptınız?
Ayol napcaz, Parisdeki yılbaşı kutlamalarına katıldık..
Hayret bişi hayret bişi..
Okurken hem güldüm hem düşündüm canım ablam...
Fazla söze hacek yok...
İnsanlar bloglarında bayram günleri bile bu kadar telaşe göstermiyor.Bi bakıyorum yılbaşı menüleri,yok kestaneli pilav(ki kökeni Osmanlıya ait acaba bilseler pişirirler mi!) yok hindi dolması, yok kurba bacağı,yok noel baba kurabiyesi..hazırlayıp duruyor..
Allah sonumuzu hayretsin..
2008 tüm güzelliği mutluluğu sağlığı ve huzuru ile gelsin
kocaman sevgilerr
Canım Leyya,
yaşananlar benzer...
DÜn okuduğum bir yazıda noel baba figürünün cocacolayı daha fazla satabilmesi için hazırlanan bir reklam objesi olduğunu okudum. Ve çocukları kandırmak ve cola içmelerini sağlamak için hediye dağıtırmış bu noel baba. Oradan kalma bir adetmiş. :)
Sevgiler hayatım. ritüeller bir tarafa.
Mutlu seneler
www.misssgibi.com
karsiyimm herseyeee karsiyim var mi :P ask adaletin bu kadar mi :P :)))
yaww bravooo valla hicmi üsenmedin bunlari anlatirken yahuuuuuuuu::))) hay masallah :) ayy ne buyuk kayip hayatimin hic bi evresinde yilbasi kutlamadigim icin anlatcak biseyim yok :P :))) Tschüss öpüldünüzzz::))
www.aynurdantarifler.blogspot.com
Papatya Prenses ayy sana da cok guldum yaaa süpersiniz vallahi :))
hele hele kurbaa bacagi olayi beni bitirdi:) insanlar lüks diye daha neler yiycek merak saliyorum valla :)
haklısın canıııım...
sadece eğlence işte.
amaaaa,diğer konuda çok daha haklısın...
her şeye rağmen yeni yilın kutlu olsun.
sevgiyle,sağlıkla,mutlulukla dolu olsun.
sevgilerimle.0
ay süpersin nasıl bu kadar güzel yazmışsın yahu,
yeni keşfettiğim siteleri daha yakından tanımak için arşivlerinde dolaşıyorum kendimden birşeyler arıyorum belki, sizin arşivde dolaşırken kendimin ta kendisini buldum benim çocukluğumda Adananın toros dağlarının eteklerindeki DSİ lojmanlarında geçti anne figürü aynı ablayla diyaloglar, anlattığınız sahneleri birebir yaşadım ben bir şiir vardı ''seninle aynı dünyada yaşıyoruz, farklı gözlerle olsada aynı rüyayı görüyoruz...''çocukluğumda düşünürdüm hep şimdi başka yerde başka çocuklar ne yapıyordur diye seneler sonra benimle aynı hikayeyi yaşayan birilerinin varlığını öğrenmek bana ilginç geldi paylaşmak istedim lafıda biraz uzattım galiba selam ve sevgilerimle...
Yorum Gönder