29 Kasım 2008 Cumartesi

amaninde amaniniiiii hanimiş benim çantalarım....

ehem ehem çakma burberyys çantam))
sevgili halenzenin verdiği fikirle yukarıdaki çantanın yanına ufacık bir telefonluk ekledim...çok şirin oldu.
aman Allahım bu çantadan ayrılmak çok zor olacak(((
mor katili makinem en sevdiğim rengi böyle abuk resimledi...benim hiiiç suçum yokk))

neyse ki makro çekimle birazda olsa karizmanın üzerindeki çizik azaldı))
inekcanın da yanıda telefonluk iliştirdim. bozuk para kesesi olarakta iş görür ...
aşağıdaki siyah keçe çanta çok sevdiğim hamide arkadaşımın;




26 Kasım 2008 Çarşamba

Mutlu Yıllar MANOLYAM!



CANIM ABLACIM, BİRİCİK MİS KOKULU MANOLYAM! DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN! RABBİM AİLEN VE SEVDİKLERİNLE BİRLİKTE HAYIRLI HUZURLU MUTLULU BİR ÖMÜR NASİP ETSİN! SENİ EN KISA ZAMANDA MARKALAŞMIŞ OLARAK GÖRMEK DUASIYLA.. KARDEŞİN LULU :)



24 Kasım 2008 Pazartesi

Çikolatalı Muffin ve Lahana Turşum :)


mutfak sezonunu açtım Allahıma bin şükür:))çoluk çocuk kimde pasta masta babından bişey görseler içleri gider olmuştu..küçük; annee bize de bundan yap diye sızlarken büyük ;ama annem bize pişirmez kii:((diye serzenişlerde bulunmaya başlamışları..yazık benim güzel yavrularıma deyip bu hafta iki kez şekilde gördüğünüz kekciklerden (muffin mi denirdi bunlara acep:))pişirdim.sevindirik oldular hatta ikincisi yoğun istek üzerine tekrardan pişirildi.(tavsiye;çoocukları bi müddet pastasız biraktınız mı kek dünya tatlısı geliyormuş onlara:))
hiiiii!!! şimdi hatırladığıma göre tarifi aldığım sayfayı unutmuşum..oysa gidip teşekkür edecektim. tüff!!bilen varsa lütfen bana hatırlatabilir mi?Alahtan tarifini o an elimin altında buldugum kıytırık kağıda not etmişim ,yoksa o da gicekti elden..
tarifi yazıyorum elbet nerden aldığımı da bulurum birara;

2 yumurta
4 kahve fincanı şeker
2 kahve fincanı sıvıyağ
2 kahve fincanı yoğurt
6 kahve fincanı un
1 pk kabartma tozu
3 çorba kaşığı kakao
1 su bardağı damla çikolata
yarım su bardağı hindistan cevizi (ki bu benim eklememdir)

Yapılışı:yumurta şeker boooolca çırpılır.yoğurt sıvıyağ eklenerek çırpmaya devam...un kabartma tozu kakao elenerek en düşük devirde karışıma eklenir..son olarak çikolata ve hindistan cevizi tahta kaşıkla karıştırılarak karışıma karıştırılır:)))
möhüm bilgi;
benim muffin tepsisi 12 lik ve her bir muffin kalıbına yerleştirdiğim kağıt kek kalıbına neredeyse tepesine kadar dolu dolu kek hamurunu paylaştırdım.(ne dedim ben şimdi anlayan var mı acaba):)ve ilk kez bu kadar şekilli şemailli keklerim oldu.evelden taşar da tepsiye yapışır korkusuyla kalıplara az az kek hamuru koyar onlar da pişince yayım yayım yayılır sonra da neden benim keklerim başkalarının ki gibi yakışıklı olmaz diye dövünürdüm))demek ki neymiş,cesur yürek olmak lazımmışşş!!
ama mühim bilginin en can alıcı noktası bu değil tabii;
ilkinde kalıplara bol bol yerleştidiğim kek hamuru çok az artınca onu ne yapsam diye düşünürken parlak fikrim yolumu aydınlattı ve kalan kek hamuru bir cam kaseye dökülüp abileri ablaları fırında pişerlerken mikrodaga yolunu tuttu...sadece ve sadece 1.30 (yazı ile bir buçuk:)) dakika sonra enfes bir şey çıktı mikrodalgadan.hani şu marketlerden alıp bayılarak yediğimiz brownieler var ya tadı aynısının tıpkısı bişey oldu...dün aşkam yeniden pişirirken yine artanı bir kaseye boşaltıp yine mikroladgaya koydum.yine 1.30 dakikada pişti yine çok kabarık yumuşacık enfes bir brownie tadında kek oldu.bir ara fotosunu alıp arkadaşlarla paylaşırım diye bir köşeye bıraktıgım kase ne yazık ki bir süre sonra makinemle gitiğimde içinde kek yerine kullanılmış bir tatlı kaşığı ve bir kaç kırıntı şeklinde beni bekliyordu:))yarasın koçuma deyip yutkundum gari:))

kışlık turuşum da tmm dır yine Allahıma bin şükür...

lahanalar köyden...yeşil domatesler de köyden...kırmızı biber ve havuç pazardan...turşukur marketten...su evden...işte turşumuzzz:)))

Mim nun..:)korkunç hayallerim!!

bir kaç mim var bekleyen onları cevaplayıp çantalarıma dönüyorum))




ilki lulunun mimi.(korkumdan hemen cevaplıyorum çünkü mimlenmezsem o beni nunlar))efendim çantamda neler varmış...aslında bana çantanda neler değil de ne var diye sormak lazım çünkü taşıdıklarım iki üç kalemi geçmez:)))hatta büyük çanta kullanacağım zaman içine gazete buruşturup doldururum deeermişim:))))ay ben bilmiyorum yaa çantaya ne konur..iki çocuk büyüttüm ,17 yıllık evlilik hayatımda heeep çantam böleydi:)))hele cüzdanımın hali iyice içler acısı oldugundan onu hiiiç resme konu bile etmedim:)))işte benim bütün malvarlığım arkadaşlar:))

ikinci mim sevgili perianeyy den ..
hayallerimi sormuş..hayalim hayal kurabilmek desem:)))aşırı derecede gerçekçi bir o kadar da kaçık biri olarak aslında çok az hayal kurarım ben...son zamanlarda kurmaya başladığım bir hayalim var evet;
çantalarım için kullandığım keçe malzeme bitince ve de verdigim siparişi de eşim iptal ettirip ben sana bulurum deyip beni bir süre oyalayınca kendisiyle paylaştığım bir hayal bu:)))
şimdi ben çantaları satıp çooook zengin bi kadın oluyorum vee kocca bi şiketim oluyor...o sıradada eşimin işleri bozuluyor ve borç arayışı içine giriyor...bunu bilen ben şirketime gidip sekreterime eşimi arattırıyorum..ve ona borç verebileceğimi söylüyorum...o kimsiniz diye soruyor ben ;
bir dost!!!diyorum:)))

neyse , boynu bükük bi halde verdigim adrese geliyor.ofisime çıkıyor..ben tabii hakiki bizon derisi koltuğuma gömülmüş vaziyette arkam dönük oturuyorum..kafamda kızzııııl upuzun saçlardan müteşekkil bi peruk:)))neden kızzıııııııl çünkü yıllardır saçlarımı kızıla boyatmak isteğimi heeep geri çeviren zat gine eşimin ta kendisidir:)))(duble intikam:)))o iki eli önünde bağlı vaziyette konuşmaya başlıyor(arkam dönükken o elleri nası görüyorum tabi orası şaibeli:)))işte ağlayıp sızlıyor...ben hep arkam dönük kısa cevaplar veriyorum ona..tam meseleyi bağladığımız anda kızzıl saçlarımı savurarak ona doğru bi dönüşüm ve ''cadı sila''vari bi gülüşüm varrrr:)))eşim şoka giriyor... yaa !!!diyorum... ben yaa ben!!!o keçesi biten zavallı kadın!!!beni hatırladın değil mi!!!!:)))
işte son zamanların en favori hayalim bu:))
ama hemen şimdi bi tane daha kurdum iki ara bi derede...mesela gucci gelmiş benim çantalardan ona da yapmam için önümde diz çökmüş yalvarıyor...nayırrrr!!diyorum.ben ancak kendi markamla kendi memleketimin kadınları için yaparım!!senin için naslaaa:)))
ama hayal potansiyelim varmış bu arada:))

üçüncü mim çook zaaman önce ninonun gönderdiği çocukluğum mimi;

keban barajında doğdum ben(yıllarca aaa barajın içinde mi doğdun esprisine, evet annem wanda adında bi balıktı!! karşı esprisiyle cevap yetiştirdiğim bi idiot durum sözkonusu burda:))barajda çalışanların aileleri için inşa edilmiş bir sitede geçti çocukluğum.şehir çocugu değilim yani.ama doya doya ve güven içinde yaşadım çocukluğumu.ağaçlara çıktım,fırat nehrinde yüzdüm ,balık tuttum,ablamla bol bol saç çekiştik)geceleri abilerimin peşine takılıp ajancılık oynarken birden onları kaybedip karanlıklarda ciyaaak ciyaaak ağladım:))hülya adında çok sevdigim kankimle birlikte ateş yakmaya çalışırken koca bi çam ağacını kül ettim:(((yannick adındaki fransız arkadaşımla bizim kümesten yumurta çalıp beyazını akıttıktan sonta sarısına tuz döküp yedim:))hayvan sever abim sayesinde köpeğimiz oldu.. tavşanlarımız oldu...kekliğimiz oldu...
güldüm ağladım düştüm kalktım büyüdüm iştee ..

16 Kasım 2008 Pazar

miss çilek'ten chester ve en son çantalar


sevgili missçileğin sayfasına konuk oldum dün akşam.ve o andan itibarek akılma düştü bu güzeller..hazır bu sabah sevgili lulumu kahvaltıya beklerken ve o hazır diyetteyken))))(maksat işkence olsundu))mutlaka pişirmeliydim...

sabahın 8.30 unda kalktım demliği ocağa koydum hemen ..çünkü lulum saat 9 da bende olacağını söylemişti...çay oladursun lulu gelse bile hem sohbet eder (sohbet konusu tabii ki blogcu dedikoduları !! bilhassa sofraözlemi , halenzeözlemi ,ninoözlemi)) dedikoduları... (ninonunki çakma özlem oldu ama ahengi bozmamak adına)))) hem de güzelleri fırına atıp tereyağ kokusunu birlikte ciğerlerimize çekerken incebelliyle birer çay içeriz dedim..
önce çay demlendi,yumurtalar haşlandı..(diyette yumurta günüymüş lulumun )..ardından kahvaltılıklar masaya....tereyağ kokusu evi sardı....chesterlar kabardııı ...piştiiii....lakin luludan ses yok....saat 11 oldu ..msni açtım.. ( cepsizim bu aralar)..
çevrimdışıyken bir ileti aldınız;
''aplaaaaaaaaa ben gelemiyorum!!''haydaaaa..

tabi alt kalır mıyım ? ben de çevrimdışı ileti yazdım..bilimum aramızda kalması gereken!! güzel sözcükleri serdedip gittim))

şimdi ben biliyorum ''oh iyi ki gelmemişim ..diyetime halel gelecekmiş'' tarzında bi de bana çıkışacak))işin doğrusu haklı da , çünkü bu güzellikler diyet miyet bırakmaz adamda))

bu arada lulum elini yakmış sabah ((gelememesinin sebebi de buymuş.çook geçmiş olsun lulum..

chester tarifi ve çook daha yakışıklı resimler için sizi mis çileğe bağlıyorum.tıklayın ve mutlaka bu enfes chesterları siz de deneyin ...

bu arada çanta dikmeye devam ediyorum tabii ki...bunlar da son diktiklerim;

dombili çantanın keçeden oluşturulmuş çiçeği;


dombili çantanın kendisi;

dombili çantanın arkadan görünüşü;

üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun!! mantığıyla tasarladığım çanta)aynı zamanda ilk keçe denemem;


nino için tasarladığım çanta.henüz en son haline karar veremedik .haydi siz de fikir verin bakalım ne çıkacak ortaya;



12 Kasım 2008 Çarşamba

kurtar bizi obama !!! çantalarım

Son günlerde global dünyamızdan ortak bir çığlık yükseliyor; KURTAR BİZİ OBAMA!!!! şeklinde:))))

Dün akşam benim oğlan evde '' oooo bamaaa oooo bamaaaa!!'' diye bağırıp geziyodu.
-''oğlum sen biliyo musun oooo bama kim?''dedim.cevap ;
-ı ıh!!! ''..''
-obama amerikanın yeni devlet başkanı '' deyince
-''hııı!!''dedi düşünceli bir tavırla..
-''kötülerin başkanı mı?''..

Ona bir ülkenin yöneticilerinin yanlış uygulamalarının yönettiği halkın da kötü olduğu anlamına gelmediğini anlatmaya çalıştım ama bu uygulamaların çocuk gözünde bu şekilde değerlendirilmesi de tam bir ibretti yani..
Hazır Obama'nın kabul vaktiyken ben de tam fırsatı dedim.yükselen çığlıklar içinde belki benimkini de duyar eskaza:))

- Obama ben de kendi markamla çanta store açmak istiyorum.mümkünse benim beyi bu konuda ikna eder misin?söz senin first leydiye de(henüz adını tam öğrenemedim de)) şööle afilli bi çanta dikecem bu işimi görürsen:))
ayrıca a elin değmişken şu bizim sokağı yine kazan ekibe de bi kızar mısın hallaç pamuguna döndü sokak yine
benim oğlan da ödev konusunda çok mızıkçılık ediyo obama amcası ona bi çatık kaşlı ''hımmm!!''yapar mısın
son olarakta teyzemin ortanca torununu seni çok seviyomuş ona da bi el sallar mısın))



















9 Kasım 2008 Pazar

anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al))mercimek çorbası



çok zamandır kafamda bir proje var.yok yok öyle toplumsal bir hareket değil bu))anasına bak kızını al tarzında tamamen kişisel bir proje.(hoç benim kız bana hiç ama hiç benzemez ama))..hani hepinizin arşivinde bulunan çok ilgi görmeyeceğini düşündüğüm ve fakat sofralarımızın olmazsa olmazları olan yemeklerin tariflerini ben kızıma ve oğluma hatta faydalanmak isterlerse şayet gelecekteki damadıma ve gelinime hitaben yazmak istiyorum..hani yaşar da o günleri görebilirsem çok mutlu olacağım tabii ki lakin insan kuş misali demişler..konduk ,iyi ama göçmekte an meselesi...tmm! acitasyonumsu oldu bu kısım))

şimdi, adı geçen şahıslara kısaca hitabetikten sonra tarife geçiyorum;

canım kızım, bu satırları okuduğunda'' inanamıyorum!burdada mı karşıma çıktın anneee!!''tarzında bir serzenişte bulunabilirsin ama nasıl derler bilirsin iyi bir anne bazen terş köşeden de pörtleyiverip daima çocuklarının ensesinde olduğunu hissettirebilen annedir!!!


canım oğlum henüz çok küçüksün.. şu an için mercimek çorbası pişirmek bir yana neredeyse pişirdiğim çorbayı bile sana kaşık kaşık ben içiriyor olabilirim.ama bir gün gelecek ve sen eşine''ahh ahh nerde annemin mercimek çorbası ,nerde seninki!!''dediğinde ve eşin hıh!!deyip küsüp gittiğinde en azından elinde annenin çorbasına ait bir tarif olsun dimi annecim))).zaten çok doğaldır ki eşin benim yani anneciğin kadar iyi yemek pişiremeyecek)))o yüzden istedigin zaman açıp annenin sayfasına bakabilir istediğini pişirebilirsin...(ehem ehem gelini de böylelikle ekarte ettim)))


sevgili damat,kayınvalidelerin damatlarını pek bi sevdikleri söylenir.(herhalde kızlarının onun elinde olmasının bunda hiç payı yoktur)))yok canııım kesinlikle yoktur))


vee sevgili gelinim..daha şimdiden ben oğlumu nasıl elin kızıyla paylaşacağım gibi endişeler taşısam da sanırım oğlum büyüyüp evlenene kadar geçen süreçte ben bu fikre kendimi alıştırmış olurum.yoksa vay haline))

(az daha uğraşırsam kız da oğlan da müzmin bekarlar zümresine dahil olacaklar)..

vee tarif;

1 kase mercimek (iyisinden al hıı damat,gelin sende oğlumun aldığı mercimekleri heder etme !!

kesin edersin amaaa neyse))

3 yemek kaşığı pirinç

2yemek kaşığı domates salçası (zamanı geldiğinde alacağınız markaları liste halinde belirtirim ben ))))

1 adet soğan(bütün halde koyup piştikten sonra çıkarabileceğiniz gibi yemeklikte doğrayabilirsiniz.(kızım sen bütün halde at.gelin sen doğra))

bir yemek kaşığı tuz

1 litre etsuyu (sakın kolayına kaçıp etsuyu tabletleri alıp kullanmayın hıı!!oturun evde kemik kaynatın dondurucuya atın )o da yoksa çeşme suyuna müracaat edin.
2 yemek kaşığı tereyağ,bir kaşık sıvıyağ(et suyu kulanacaksanız tereyağ miktarını azaltabilirsiniz.
şimdi şayet etsuyumuz varsa onu kaynatıp içine yıkadığımız mercimek ve pirinci ekleyip tuzsuzsa tuzunu katıyoruz... bir adet soğanı da bütün halde içine atıp (ööle çok havadan atmayın tabii ne üst kalır ne baş ne de ocak))düdüklü tencerede kaynadıktan itibaren 10 dakika kadar haşlıyoruz.mercimek haşlanırken tavada ısıttığımız tereyağ&sıvıyağ ikilisine salçamızı ekleyip kavuruyoruz .pişen harca bir yemek kaşığı kadar kuru naneyi ekleyip karıştırıyoruz. sonra düdüklü tenceremizin havasını alıp terayağlı harcı çorbaya iyice karıştırarak ekliyoruz...servis sırasında arzu edilen bahartalarla daha da bir tatlandırıyoruz ve afiyetle içiyoruz çorbamızı...

ikinci alternatifimiz ise;




sıvıyağ&terayağ ikilisini düdüklü tencerede ısıtırken arada soğanı yemeklik doğruyoruz içine.soğan kavrulunca salçamızı ekliyoruz.ardından yıkadığımız mercimek&pirinç ikilisine de ekleyip azıcık karıştırıyoruz ardından 1 litre kaynamış suyu döküp tuzunu da ekleyip kaynamasını bekledikten sonra düdüklü tenceremizin kapağını kapatıyoruz.(kaynamasını bekliyoruz çünkü kaynamadan kapattığımızda mercimekler suyun altında kalıp dibine yapışabiliyorlar).yine kaynadıktan itibaren 10 dakika pişiriyor ve soğumaya bırakıyoruz.pişen çorbamıza servis ederken nane ve pul biber ekiyoruz..afiyet olsuun...

7 Kasım 2008 Cuma

nan-i afghani

nan-i afghani yani afgan ekmeği tarifini bundan 2 buçuk yıl kadar evvel henüz bir blog sahibi değilken dolaştığım yemek bloglarından birinden zeytinağacı ndan almıştım.uzak kültürlere özellikle de üçüncü dünya ülkesi olarak kabul gören çok fazla ellenmemiş ülkelerin kültürlerine duydugum merak yüzünden mutlaka denenmesi gerek bir tarifti benim için.denedim de çok kereler..özellikle misarifli sabah kahvaltıları için çok hoş bir alternatif olmakla birlikte canımızın istediği her zamanda severek pişirdiğim bir ekmek türü oldu.

evde pişmiş sıcacık ekmeğe bir de zeytinyağının verdiği gevreklik olayı iki kat daha cazip hale getiriyor.aslında bundan bir süre evvel sevgili misssden aldığım focacciaya oldukça benzer bir ekmek.bu sefer baharat olayına girmedim sadece))

bu da farklı bir zamanda pişirdiğim afgan ekmeği.tek farkı boyut olarak diğerlerinden büyük olması ..
tarifi aynen kopyalıyorum zeytinağacından;
1.5 su bardağı ılık su
7 gr. kuru maya (ben 1 pk instant mayayı bastım içine)
1 küp şeker
4 bardak un
1/4 su bardağı zeytinyağı
1 yumurta sarısı
üzerine serpiştirmek için çörek otu
tuz Yapılışı
Mayayı hamur kabına alıp 1.5 bardak suyun birazıyla ,şekeri ekleyip 10 dakika bekletin. Üzeri köpük köpük olup kabarınca, zeytinyağı katıp karıştırın.Un ve tuzu mayalı karışıma ekleyin.
Kalan suyu da azar azar ekleyerek hamuru yoğurun gerekirse fazladan su ilave edin.Hafif ele yapışan bir hamur elde ettikten sonra 15 dakika dinlenmeye bırakın. Sonra tekrar yoğurun.Hamur elastik olunca üzerini kapatıp 1-1.5 saat mayalandırın.
Mayalana hamuru 8 eşit parçaya bölüp , parçaları yuvarlayın.
Her bir hamur topunu 9-10 cm uzunluğunda 1/2 cm kalınlığında oval şekil vererek açın.Üzerini çatalla çizin , yumurta sarısı sürüp, çörek otu serpiştirin. 190 derece fırında 25- 30 dakika pişirin.

afiyetler ballar şekerler olsunn)

2 Kasım 2008 Pazar

kabak çiçeği dolması

geçenki yumurtalı kabakçiçeği kavurmasında bahsetmiştim kabak çiçekleriyle dansımdan)en nihayet yazın sonunda kabak çiçeği dolmasını yiyebildim..bilirsiniz işte azimle çalışanın hikayesini))

ilkinde zaten geç kaldığım için bahçedeki kabak çiçekleri kapanmışlardı.soğanla kavurup yumurta kırdım yedik.iyiydi))ikincisinde sabahın köründe köstebek gibi gözlerim yarı kapalı toplayıp eve getirdim.mutfaga bırakıp yataga gömüldüm.niyetim uyanınca pişirmek..bi kaktım!!a!aaaa!!!aydınlığı görünce yine kapanmışlar....yine kavurup yumurta kırdım.ehh..fena değildi)))üçüncüsünde yine sabahın körü ben yine köstebek modunda bahçedeyim...topladım..eve getirdim..hiç ışık almayan bir odamız var kiler niyetine...bu kez oraya tıktım...ülenn!!odadaki saatide alıyorum ahanda kapanında görüm))tehdidini de salladıktan sonra yine yataga gömüldüm...ama bana mısın demediler..bunnar resmen canlı yaaa!!!veee tahmin ettiginiz gibi yine yumurtaya katık oldular.ama bu sefer kabak çiçeklerinin yakasından düşmem konusunda tehditvari ikazlar aldım))
bi süre düşmüş takliti yaptıktan sonra bi gece yatmadan zeytinyağlı içini hazır ettim...

bolca doğranmış soğanı yağda soteledikten sonra yine sevgili bahçemizde yetişen fıstık çamlardan elde ettiğim çamfıstıkları ekledim..pirincini ekleyip bilimum baharatını kattıktan sonra (yeni bahar,nane,kuşüzümü ki o baharata gitmez sanırsam)az bir suyla pişmeye bıraktım.tam bir miktar veremiyorum ama şu kadarını söyleyebilirim kabak çiçeklerinin iç hacmi küçük oldugundan bir tatlı kaşığı iç malzeme yeterli ..bu nedenle iç harcı fazla fazla yapmaya gerek yok.ben 20 küsür tane çiçek toplamıştım sanırsan bir buçuk bardak pirinç yeterli gelmişti..


kabak çiçeklerini narince akan suya tutup iç kısmındaki tohumsu çıkıntıyı koparıyoruz..iç malzememizi dolduruyoruz.resimde oldugu gibi kapatıp ;


yaglı kağıt yerleştirdigimiz tenceremize özene bözene dizip suyunu ekliyoruz..

yaklaşık bir 25 dakikalık hafif ateşte pişme sürecinden sonra servis ederken başımız döndüğü için resimlemeyi filan unutup afiyetle yiyoruz...bu durumda ancak tenceren çıkmış halini görebiliyorsunuz sizlerde))
ha bu arada linkini vermeyen 58 ayfer adlı arkadaş için yazıyorum;çantalarım ümraniyede şıkır şıkır adındaki butikte satılıyor.