iki saattir yazıp yazıp siliyorum...nice zamandır yazmaya teşebbüs etmemiştim, başıma geleceği bilirmiş gibi.işte bütün yazı köylü kızı kezban modunda geçirince olacağı buydu..giderken cızır cızırdamalarım boşuna değildi..üç ay kezban olunca öyle hemen şehirli havasına giremiyor insan ))yazamıyor,okuyamıyor,aktaramıyor...neyse bu da geçecek...
şaka bi yana dopdolu bir yaz geçip gitti...bahçede yok yoktu yine..hertürlü sebzenin en tazesini elimizle koparıp yedik...ahududusuna kadar her türlü meyveden de nasiplendik..(domatesler potoşop filan değildir..hem ben ne anlarım potoşoptan filan))
incirler reçele
kızılcıklar enfes marmelatlara, şeftalilerse sadece mideye....
yıldız ineğin (ki kendisi ahırda yoğun çalıştığından dolayı resim veremedi )sütünden içip kalanıyla da yoğurtlar mayaladık...tabii burda bir parantez açmadan geçemeyeceğim; bu yoğurt mayalama olayı beni çileden çıkaran bişey...hani şu mayalama derecesi vardır , eskilerin' serçe parmağı ısıracak' şeklinde tabir ettikleri..işte benim müşkülat orda başlıyor.sütü kaynatıyorum ve soğumaya bırakıyorum bu arada sayısız kereler serçe parmağımı içine daldırıp ısırma derecesini anlamaya çalışıyorum..önce pis ısırıyor ...(çok sıcak!!)bir süre sonra tekrar deniyorum yine çok ısırdı...biraz daha...biraz daha derken, bu sefer parmağıma dişini geçiremiyor.(çünkü benim parmak cayır cayır yanmaktan uyuşmuş..)) hadi şimdi serçe parmağını feda edecek bir şanslı kişi ara....sırayla evdekilerin hepsini ısırdıktan sonra kimi zaman bide cıscıvık bişey olmaz mıı..ciyakkkk!!yani.köpek beslesem daha kolaydı (en azından bu kadar ısırılmazdım)..tabii arada bu kadar ısırılmaya değecek kadar güzel yoğurtlarda da yemedik değil.yoksa ne diye uğraşayım ki )
canımız ciğerparemiz pamuğumuz da bizimleydi tabii ki..oradan oraya seğirtip durdu..bu arada tavşanların altı parmağı varmış şimdi resme bakarken gördüm)))siz de sayın..
şaka bi yana dopdolu bir yaz geçip gitti...bahçede yok yoktu yine..hertürlü sebzenin en tazesini elimizle koparıp yedik...ahududusuna kadar her türlü meyveden de nasiplendik..(domatesler potoşop filan değildir..hem ben ne anlarım potoşoptan filan)) incirler reçeleyıldız ineğin (ki kendisi ahırda yoğun çalıştığından dolayı resim veremedi )sütünden içip kalanıyla da yoğurtlar mayaladık...tabii burda bir parantez açmadan geçemeyeceğim; bu yoğurt mayalama olayı beni çileden çıkaran bişey...hani şu mayalama derecesi vardır , eskilerin' serçe parmağı ısıracak' şeklinde tabir ettikleri..işte benim müşkülat orda başlıyor.sütü kaynatıyorum ve soğumaya bırakıyorum bu arada sayısız kereler serçe parmağımı içine daldırıp ısırma derecesini anlamaya çalışıyorum..önce pis ısırıyor ...(çok sıcak!!)bir süre sonra tekrar deniyorum yine çok ısırdı...biraz daha...biraz daha derken, bu sefer parmağıma dişini geçiremiyor.(çünkü benim parmak cayır cayır yanmaktan uyuşmuş..)) hadi şimdi serçe parmağını feda edecek bir şanslı kişi ara....sırayla evdekilerin hepsini ısırdıktan sonra kimi zaman bide cıscıvık bişey olmaz mıı..ciyakkkk!!yani.köpek beslesem daha kolaydı (en azından bu kadar ısırılmazdım)..tabii arada bu kadar ısırılmaya değecek kadar güzel yoğurtlarda da yemedik değil.yoksa ne diye uğraşayım ki )hala bir derece almadıysam bu bende hafif mazoşistliğin varlığına delil olabir mi?
bu arada çılgınlar gibi fotograf çekip durdum...makro çekimi keşfetmemin bunda büyük katkısı var tabii.objektifi herbişeyin gözüne gözüne sokup zavallı börtü böceği hatta sebzeleri bile canından bezdirdim))
yine bu yaz bol bol denize girip balıklar gibi yüzdük,suda taklalar attık,hıı bide balıkadam kıyafetimizle(ki ona haşema da diyebilirsiniz)) bilhassa altınolukta çok ilgi gördük))koca plajda haşemayla yüzen tek ikilinin biz(ben ve kızım)olması sanırım bunda büyük etkendi..sayemizde bikinili bayanlar rahat rahat güneşlendiler çünkü nedense herkes birbirine bizi gösteriyordu)))biz ise üzerimize dikilmiş bakışları umursamaz havalarında keyfimize bakarken içimizden de ayolll ne bakıyosunuz? açıkta bişi mi var!!!demeden edemedik)))ve bu tecrübeden sonra artık rivada açık denizde yüzme hakkımızı kullandık....altınoluk,dere yolculuğu ve riva resimleri daha sonra...
başka neler olduuu..hıh bir de musallatımız oldu.. o kadar yüzsüz bir o kadar da sıcakkanlı bir kediydi ki bütün yaz bize musallat olmasından hiç şikayet etmedik..önümüzdeki yaza kadar kim öle kim kala artık..
bir de yıldız ineğin bir kızı oldu..(tabi resimdeki haliyle ona kız demek biraz zor ama o henüz küçük bi kız işte)).bütün yaz bahçenin muhtelif köşelerinde bağlı oldugu için bir yavru ineğin büyüme aşamalarına hatta onu sütten kestiği için hocayı kendi dilinde nasıl kayışladığına şahit olduk)))neredeyse bir hafta boyunca hocayı her gördüğünde arkasından kötü kötü bakıp, acı acı bağırdı(yoksa mööö!ledi mi denir)sonunda kazanan kim oldu dersiniz???yavru inek))ne alaka diyenleriniz için minik bir açıklama;hocanın inekleri bizim bahçenin sonunda ikamet etmekte,hocamız da sağolsun yıllardır bizim bahçeyle ilgilenmekte ..kendisi de aslında köyümüzün emekli hocası olmakta... ben ne demekte???)))
canımız ciğerparemiz pamuğumuz da bizimleydi tabii ki..oradan oraya seğirtip durdu..bu arada tavşanların altı parmağı varmış şimdi resme bakarken gördüm)))siz de sayın..bu arada çanta dikme merakım hala sürüyor.hatta olayı çözmek üzereyim))resimler yakında..
aslında elimde binlerce resim var ama şimdilik bu kadarlık kafidir sanırsam....malum yarın arife ,öteki gün bayramımız olacak inşllh..iş var güç var...bunun temizliği var baklavası böreği çöreği var...ramazan da nefse inat genellikle iki çeşit yemek bir de salatayla açtık iftarımızı..ee bayramı haketmişizdir inşllh...şimdiden herkesin bayramını tebrik ediyorum...milletçe iyi bir bayram geçirmeyi diliyorum...
